Şirk ve tehlikeli sözler

Şirk ve tehlikeli sözler

O yüzden tamamıyla dünya eksenli bir hayatın, mal ve mülk hevesinin ve neticesi riya olan şöhret hırsının temelini oluşturan tûl-i emel hastalığına çare rabıta-i mevttir. Kısacası, ayete etraflı bir bakış açısıyla anlam verdiğimizde, dini, dili, ırkı ve kültürü ne olursa olsun, âdeta bütün insanlara iyilik yapmamız gerektiğini söylememiz mümkündür. Sehavî, Deylemî’nin rivayet ettiği bu hadis senedinin zayıf olduğunu, ancak (şevahid denilen) diğer bazı rivayetlerle desteklendiğini ifade ederek, sahih olabileceğine işaret etmiştir.(el-Makasidu’l-hasene-şamile-1/21). Peygamberimiz (asm) topluluk içinde beğenmediği yemeği kötülememiş ve kötülenmesini de yasaklamıştır. “Hoşlanmadığını bırak, onu başkasına haram etme.” diyerek başkalarının arzularına saygılı olmak gerektiğini vurgulayıp, yiyeceklerin ziyan olmasını engellemiştir. Tabiatında, insanlardan gelen iyiliklere karşı nankörlük ve teşekkür etmeye kıymet vermemek bulunan bir kimse, nimetleri sebebiyle Allah’a küfran-ı nimette bulunup şükrü terketmeyi de âdet edinir. Öyleyse teşekkürle yakından bağlı bulunan şükrü, Cenab-ı Hak, tek başına kabul etmeyecektir. Burada, nimete mazhar olduğunu ilan etmeyen demektir. Yani “Maddî karşılık vermediği gibi, senâda da bulunmayan, ne fiille ne de sözle mukabele etmeyen nankörlük etmiş olur.” Hadisin aslında nankör kelimesinin yerine “küfretmiş olur” diye tercüme edilebilecek “kefere” tâbirini kullanır. Dilimizde, yapılan iyiliğin görülmemesine nankörlük veya küfrân-ı nimet diyoruz. Haksızlığa maruz kalan kişi meşru yollardan hakkını aramalıdır. Buna rağmen bir netice alamazsa sabretmelidir.

Onu eliyle men etmeye gücü yettiği ve muhatabın da kırılmayacağını tahmin ettiği için, bizzat kendi eliyle yüzüğü çıkarıp atmıştır. Bu davranışıyla ayrıca erkeklerin altından yapılmış zinet eşyasını kullanmasının kesinlikle yasak olduğunu orada hazır bulunanlara anlatmış oluyordu. Haram yoldan kazanç temin eden bir kimseden gelen hediyeyi geri göndermek ve iade etmek mümkün olmuyorsa, bu gibi halde de onu kendi istifademiz dışında bir hayır kuruluşuna vermemiz gerekir. Bu bakımdan büyük günahları apaçık işleyen ve yaptıklarından bir pişmanlık duymayan fâsık kimselerin davetine icabet etmemek lâzımdır. Kazancının çoğu haramdan meydana gelen, faiz, rüşvet gibi gayrimeşru yollardan kazanan kimsenin ikram ve davetine gitmek, hediyesini kabul etmek, haram yemek olacağından, kabul etmekten kaçınmak gerekir. Bir yakınımız ve dostumuz tarafından yapılan davete icabet etmek sünnet, bazı hallerde de vaciptir. Aynı şekilde, takdim edilen hediye ve ikramları da reddetmemek dinî ve insanî bir vazifedir.

  • Çünkü her sözde veher işte kâfir olmak ihtimali çoktur.
  • Onlar bunları kendi iradeleriyle vermiş değildirler.
  • Dost sohbetlerinde, aile toplantılarında, söyleyeceğimiz şeyler tükendiğinde…

Yâni, Âdem aleyhisselam ile başlayan bir dersin, en mükemmel tarzını göstermek, en ileri seviyesini vermek için vazifelendirildi. Zira en büyük ilâhi ferman Ona (a.s.m.) nazil olmuştu. Yaratılış itibariyle insanın sureti de güzeldir, sîreti de. Ne bedeninde noksan yahut fazla bir organ vardır, ne de ruhunda gereksiz bir sıfat, bir lâtife, bir his… Organları arasında tam bir uygunluk olduğu gibi, hissiyatı arasında da mükemmel bir âhenk mevcuttur. Kur’ân-ı Kerim’in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gâyesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür. Eşlerden birinin zina etmesi boşanma nedenidir.

Böyle durumlarda, affetmekten çok ıslâh için cezâya başvurmak, adâleti sağlamak ve doğru ile yanlışı açıkça îlân etmek îcâb eder. Zîrâ böyle bir suçlu affedildiğinde, bunun daha büyük haksızlıklara yol açacağı, dolayısıyla topluma zulmedileceği muhakkaktır. Müminlerin konuşmalarında iddialaşma üslubunun yeri yoktur. Böyle bir üslup kişinin son derece basit ve kalitesiz bir görünüm almasına neden olur. Üstelik iddialaşma üslubuyla yapılan konuşmaların kişiye kazandıracağı bir şey de yoktur. Çünkü müminler için önemli olan kendi fikirlerini karşı tarafa kabul ettirebilmeleri değil, en doğru olanı bulabilmeleridir. Kaynaklarda geçen bu bilgilere göre, eşini zina ederken gören kimsenin, onu ve eşiyle zina eden kişiyi öldürmesinden sorumlu olmayacağı anlaşılıyor. Ümeyye veya Uveymir kendini karşıladı, “Ne var?” dedi. “Şer var, karımı Şüreyk b. Semha ile buldum.” dedi ki, amcası oğlu idi. “Vallahi dedi bu benim sualim, ne çabuk mübtela oldum.” Bunun üzerine ikisi bir Resulullah’a vardılar, haber verdiler.

Kâfirin hidayeti için dua eden Müslümana, kâfir oldun demekçok çirkPinUpbet güncel adres!5@PinUpbethttps://PinUpcasino-tr.com/;PinUpbet. 11-Tekfirci, (“Canımı sıkmayın, üstüme fazla gelmeyin, yoksa imandan çıkarım”demek küfürdür) diyor. 1-Tekfirci, (Allah’a mekân ittihaz etmek küfürdür. Mesela, “Allah’a bir karışyaklaşana, Allah bir arşın yaklaşır” veya “Allah, Evliya zatların kalbinegirer” demek küfürdür) diyor. Dörtmezhepte de haram olan bir şeyi severek, beğenerek, helal sayarak yapan,söyleyen kâfir olur. Âdete ve nefsine uyarak veya istemeyerek, üzülerek yapan,günah işlemiş olursa da, kâfir olmaz.

İbni Mesudhazretleri, böyle kimseler için, (Bunlar Allah’ı hafife almış sayılırlar)buyurdu. Tanıdıklarının yanında ibadetlerine itina gösteren kimse, hükümdarınyanında ayak ayak üstüne atıp da, onun hizmetçilerinin yanında ayağını indiripedebe riayet eden ahmağa benzer. Kâfirin işi, huyu, cömertliğigibi şeyleri övülürken, dinini övecek bir durum yani iyi insan olduğuanlaşılmamalıdır. Sadece, (Cömerttir) demenin mahzuru olmaz, ama, (Cömerttir,çok iyi insandır) dememeli. İyi insan denirse, sanki dini de övülmüş gibi olur.Bu da elbette çok tehlikelidir. Böyle bir şey anlaşılmazsa, mesleğinin erbabıdiye övmenin de mahzuru olmaz. Mesela, (Doktorluğu iyidir) anlamında (İyidoktor) demekte de mahzur yoktur. Yoksa (Kendisi iyi bir insandır) anlamında(İyi doktor) denmez. Yanlışolduğunu bilerek dinlemek küfür olmaz, ama çalgı olduğu için haram olur.Cenneti kıymetsiz sanmak ve o sözü tasdik etmek ise küfür olur.

Leave a Comment

อีเมลของคุณจะไม่แสดงให้คนอื่นเห็น ช่องข้อมูลจำเป็นถูกทำเครื่องหมาย *